Ziya Gökalp Hayatı ve Eserleri


MESLEK KADINI

Dersiniz "bir genç kız yaşı dolunca
Mutlaka kendine bulur bir koca
Kocası evine getirir ekmek
O halde kadına meslek ne gerek?
Kadının mesleki olmaktır karı
O çıkmasın sakın bundan dışarı
Ne lazım erkek rakibi olmak
Değil mi ikisi ezelden ortak 
İşçiye olunca rakip karısı
Kol artar, ücretin gider yarısı,
İkisi alırlar aynı ücreti
Ocağın eksilir, artmaz serveti."

Bu sözler hep doğru, fakat her kadın
Bulur mu bir koca, bulsada yarın
Bu adam ölmez mi? O halde nasıl
Dersiniz "kazanma işte muttasıl !"
Görürken ortada işte binlerce
Kocasız kadınlar çeker işkence
Dersiniz "değiller mesleğe muhtaç
Ya koca bulmalı, ya kalmalı aç.
" Evvelce melcedi, hep zengin evler
Kadınlar bulurdu, sığınacak yer
Yaşamak güçleşti, şimdi her erkek
Ancak karısına yedirir ekmek
Sanmayın, hepsi de bir yük taşıyor
Birçoğu hodkâmdır, bekâr yaşıyor
Çünkü var, binlerce sefih kocalar
Ya muttasıl içer, ya kumar oynar.
Kimi de mahpusta alır soluğu
Aç kalır evinde çoluk çocuğu
Bunlarda olmasa kadın insandır
İnsanın en büyük hakkı irfandır
Kadın çalışmazsa fikri yükselmez
Tabii o zaman size denk gelmez.

Kadın yükselmezse alçalır vatan
Samimi olamaz onsuz bir irfan.

Kocalı, kocasız birçok kadınlar
Açtırlar dersiniz "işsiz kalsınlar"
Derim ki "o halde kastiniz mutlak
Bunları umuma odalık yapmak."

Ziya Gökalp

 

MİLLET

Sorma bana oymağımı, boyumu
Beş bin yıldır millet gibi yaşarım
Sorma bana ailemi, soyumu
Soyum Türk'tür, soy büyüğüm hünkârım.

Süngü beni ayırsa da vahdetimi unutmam
Dilde, dinde müşterekiz, hep gelmişiz bir belden
Devletimin kaygusuyla milletimi unutmam
Anadolu bir iç deniz, ayrılamaz dış elden.

Deme bana Oğuz, Kayı, Osmanlı
Türk'üm, bu ad her unvandan üstündür
Yoktur Özbek, Nogay, Kırgız, Kazanlı
Türk milleti bir bölünmez bütündür.

Gök, Ay, Yıldız, Dağ ve Deniz Hanlar bütün ölmüşler
Yalnız diri Gün Han kalmış altun yayı elinde
Baktı, dedi: Moskof'la Çin Türk kavmini bölmüşler
Artık onlar hür olacak Rus ilinde ve Çin'de.

Her ülkede Türk bir devlet yapacak
Fakat bunlar birleşecek nihayet
Hep bir dille aynı dine tapacak
Olacak tek harsa malik bir millet.

Ey Türkoğlu, artık ne ben, ne sen, ne o bir şey yok
Uluslar yok, uruklar yok, ancak büyük Turan var
Siyasette şirk olamaz ayrıca, Han ve Bey yok
Türk ruhunda yalnız bir il, yalnız bir tek İlhan var.

1915 (Yeni Hayat) Ziya Gökalp  

 
 

ÖZ DİLİMİZE DOĞRU

...Bugün bile birçok yazarlarımız
Arapça yazmayı sayarlar ikiz
Türkçe yazanlarsa lügat paralar
Frenkçe ağzı bir şeyler karalar.
Gerçek benliğimiz, temiz dilimiz
Bağırır onlara: "Bize geliniz!
Bizdedir düşünceye, duyguya can
Bulunçlara esin, yazara şan."

Güzel dil Türkçe bize
Başka dil gece bize
"Mehmed'in konuşması
En ar, en ince bize."

Ziya Gökalp  

 

TEVHİD

-İçtimaî tasavvufa göre-.

Tanrımız bir tek ilâh
Yok bize başka penah
İkiye tapmak günah,
Lâilâheillâllah !

Yurtta bir kaç can olmaz
Birden çok vicdan olmaz
Ortaklı canan olmaz
Lâilâheillâllah !

Gövdelerde kesret var
Gönüllerde vahdet var
Ferdler yok, cemiyet var
Lâilâheillâllah !

Kalkar, ruhlar bir yerde
Olunca kalbden perde
Bir göz doğar içerde
Lâilâheillâllah !

Bir göz ki Yezdan odur
Millet o, vatan odur
Örf, icma, Kur'an odur
Lâilâheillâllah !
Muhammed Resulullah!

Ziya Gökalp

 
 

ÜNİVERSİTE

Diyorsunuz ki hükümetin idarî
Vilayeti fenlere de şamildir
Ben derim ki idare her hüneri
Bilmez, çünki mütehassıs değildir.

Selâhiyet mansıp gibi yukardan
Verilmez hep ihtisasla alınır
Hiçbir âlim nüfuzunu hünkârdan
Almaz, gerçi ondan alır her nazır.

Bir müderris ya ilmiyle taayyün
Eylemiştir sizden tayin istemez
Yahut etmemişken taayyün
Ederseniz tayin, kalır bir çömez.                   

Bırakınız bunlar kendi kendine
Seçsinler, siz seyirci kalınız
İlmi verin âlimlere siz yine
Ele mülkün dizginini alınız.

Üniversite emirlerle düzelmez
Onu yapar ancak serbest bir ilim
Bir mesleğe haricinden fer gelmez
Bırakınız ilmi yapsın muallim.

Ziya Gökalp  

 
 

VATAN

Bir ülke ki camiinde Türkçe ezan okunur
Köylü anlar manâsını namazdaki duanın
Bir ülke ki mektebinde Türkçe Kur'an okunur
Küçük büyük herkes bilir buyruğunu Huda'nın
Ey Türk oğlu, işte senin orasıdır vatanın.

Bir ülke ki toprağında başka ilin gözü yok
Her ferdinde mefkure bir, lisan, âdet, din birdir
Meb'usanı temiz, orda "Boşo" ların sözü yok
Hududunda evlâtları seve seve can verir
Ey Türk oğlu, işte senin orasıdır vatanın.

Bir ülke ki çarşısında dönen bütün sermaye
Sanatına yol gösteren ilimle fen Türk'ündür
Hirfetleri birbirini daim eder himaye
Tersaneler, fabrikalar, vapur, tren Türk'ündür
Ey Türk oğlu, işte senin orasıdır vatanın.

Ziya Gökalp
 

VAZİFE

O gönlüme arştan inen bir sestir
Milletimin vicdanına makestir
Ben askerim, o üstümde kumandan
Baş eğerim her emrine sormadan.
Gözlerimi kaparım
Vazifemi yaparım.

Hikmetini sormam, ince elemem
Âmirimdir, ona karşı gelemem
Haklılığına eylemişim kanaat
Benden ona kayıtsız, şartsız itâat
Gözlerimi kaparım
Vazifemi yaparım.

Benim hakkım, menfaatim, arzum yok
Vazifem var, başka şeye lüzum yok
Aklım gönlüm, düşünmezler duyarlar
Ondan gelen emirlere uyarlar
Gözlerimi kaparım Vazifemi yaparım.

Var demezdim bu dünyanın ötesi
Gelmeseydi vazifenin gür sesi
Bu ses mutlak maveradan geliyor
Hak nerdeyse, tâ oradan geliyor
Gözlerimi kaparım
Vazifemi yaparım.

Ziya Gökalp  

 

YÜCE TANRI

Bir okum ki yoktur yayım
Ben yerdeyim, gökte ayım,
Kanat ver ki fırlayayım
Kanat sensin yüce Tanrı.

Kalbim gece, sen bir güneş
Kışın senden alır ateş
Yalnızlıkta sen ona eş
Neşad sensin yüce Tanrı.

Âşık ağlar "Canan" diye
Asker ölür "Vatan" diye
Ders okunur "irfan" diye
Murat sensin yüce Tanrı.

Yoksulların haznesisin
Öksüzlerin annesisin
Sen bir şefkat sinesisin
İmdad sensin yüce Tanrı.

Her yanımda bir uçurum
Sırtındadır benim yolum
Tut elimden düşüyorum
Sırat sensin yüce Tanrı.

Aşkımdandır eza bana
Sen etmedin ceza bana
Ruhum açtı gaza bana
Pusat sensin yüce Tanrı.

Hem gönlüme göz vermişsin
Hem didare söz vermişsin
Hayat ta ver, öz vermişsin
Hayat sensin yüce Tanrı.

Kaç gel dedin Karakulu
Geçemedim gözcü dolu
Aramızdan kaldır yolu
Necat sensin yüce Tanrı.

Ziya Gökalp

 
 

ERENLER NASİHATİ

İki mahlûk yaşar sende beraber
Birisi melektir, öteki hayvan.
Hayvana köpek de, istersen arslan
O da onlar gibi uyur, yer içer
Fakat melek, vecdi arar daima.
Meleğin gıdası din, şiir, ahlâk
Dalmak İster daim derûni vecde
Maksadı yaşamak daima Hacc'da.

Lâkin gürültüde olmaz istiğrak
Meleğin huzuru sükûna muhtaç
Fakat köpek susmaz, çünkü karnı aç...
Meleği kurtarmak için mihnetten
Kalkışma boğmağa sakın köpeği,
Düşün ki ayrılmaz ruhundan beden
Öldürmüş olursan ma'sum meleği.
Köpeği öldürme, karnını doyur
Doyunca havlamaz, çünkü hep uyur.
Lâkin köpek ağa hoşlansın diye,
Çekme ona her gün nefis ziyafet
Şımarır, atınca çok şey gövdeye.
Yetmez mi bir lokma ekmek, yahut et?
Doyur onu, fakat azdırma zinhar       
Çünkü ona uyup melek de azar.

 

ERENLER AŞKI

Sevdiğim gitmekle senden uzağa
Zannetme aşkının çevrinden kaçtım
Kalmadı ihtiyaç göze, kulağa
Gönlümden gönlüne pencere açtım göze, kulağa
Ayrılığa düştük zannetme sakın
Dışardan uzağız içerden yakın.
Aramızda gerçi dağ var, deniz var
Görürüm ben seni her dem yanımda
Dudağından uzak düşsem ne zarar
Duyarım sesini tannân canımda
Ruhların birliği hakiki visal
Gövdeler heyulâ, çehreler hayâl.

 

KARADAĞ (*)

Kara dağ kış Hürrem
Beyaz kürke bürünürdü

Yüksekteydi kütüphanem
Pencereden görünürdü,
İlkbaharda kar azalır
Yeşerirdi yamaçları

Çocuklukta penceremin
Ufukları bu dağlardı
Aşıkıydım ben hücremin
İçinde bin his çağlardı.

Babam bir gün dedi: "Dalgın
Hep okursun, biraz da bak
Karşındaki karlı dağın
Şiirleri daha sıcak.

(*) Şair, oturduğu evin karşısındaki dağı anlatıyor. Hürrem: Gönül açıcı

 

HÜRRİYYET MARŞI

Yaklaştı Yıldız'ın inkirâz günü  
Bozuldu yaldızı, çıktı düzgünü
Siyaset mahkûmu, jurnal sürgünü
Germeğe gelecek şanlı düğünü.

Toplanın kardeşler, bayrak açalım
Yıldız'ın üstüne ateş saçalım.      .

Bir millet efradı hep me'yûs oldu
Ya mahbûs ya menfî ya casus oldu
Padişah millete bir kâbus oldu
Vücûdu vatana çok menhus oldu,

Toplanın kardeşler, bayrak açalım
Yıldız'ın üstüne ateş saçalım.

Kükreyen arslana zincir takılmaz
Adalet zalime merhamet kılmaz
Vatanın mahvına sessiz bakılmaz
Bir saray yakılır, bir mülk yakılmaz.

Toplanın kardeşler, bayrak açalım
Yıldız'ın üstüne ateş saçalım.

Daha mı zalimler bidâd edecek?
Bir millet zincirde feryad edecek?

Ziya Gökalp

 

MALTA İMAMININ VEDANÂMESİ

Yoldaşlar çileyi bu gün doldurdum
Size de dilerim, bunu yürekten
Feleğin de artık çarhı bozuldu
Pervanız olmasın kambur felekten.

Bir gemi gelecek altın direkli
Bütün yelkenleri beyaz ipekten
Buradan alacak bütün Türkleri
İşittim ben bunu bir ak melekten,
İstanbul şimdi arslan yatağı
Temizlenmiş artık, itten köpekten
Vecidlerle sizi karşılayacak
Yolunuz dolacak binbir çiçekten.

Yeni Nesil 30.6.1921
Ziya Gökalp

 

MEVLiD DUASI

Bütün güzellikler bir vücud oldu
Sen onun adını koydun Muhammed.
Bütün iyilikler bir kalbe doldu
Türklerin kıblesi odur müebbed.

Türk ili şimdi kan ağlar Yârabbi
Kıble hürmetine kurtar Yârabbi
Muhammed bir nurdur, kandili sensin
Bütün güzellikler ondan dağıldı.

Bir şeytan müstesna ki oldu emin
Meleklere nura hep secde kıldı
Türk hâlâ o nuru arar Yârabbi
O nur hürmetine kurtar Yârabbi.

Bir gece Kur'an'ın indiği yoldan
Muhammed arşa çıktı gizlice
Dedi, Türk müstakil kalsın her zaman
Sen, ona vaad ettin bunu o gece.

Şimdi Türk o vaadi anar Yârabbi
Miraç hürmetine kurtar Yârabbi
Şen bizi çiçekle hiç bezer mi idin?
Üstünde Emine doğurmasaydı.

O zümrüd kubbeyi hiç düzer miydin?
Altında sevgilin oturmasaydı
Türk bunun sırrını anlar Yârabbi
Mevlid hürmetine kurtar Yârabbi.

Yeni Nesil 23.6.1337

 

KIT'A(*)

Türk'üm, adım Türkândır
Muallimim Kur'ân'dır.
Düşmanlarım çok değil
İngiliz'le Yunan'dır.

 

* Ziya Gökalp, Malta'dan döndükten sonra Diyarbakır'da
küçük kızı Türkan'a yazıp ezberlettiği şiir.

 

ÇOCUK DUALARI’NDAN

Şimdi gün doğar
Der hep insanlar
Vazifemiz var:
Elhamdülillah.

Gazada ordu,
Çıkar Bozkurt'u
Kurtarsın yurdu
Elhamdülillah.

MEFKÛRE (*)

Bir peri kızıdır görünmez göze
Onunla yaşarım daim öz öze
Ben sükût ettikçe o başlar söze
Ruhumun onunla izdivacı var.

Ben âşık bir kalbim cananım odur
Bu fani dünyada Rahmanım odur
Ben hasta bir ruhum, Lokman'ım odur
Elinde gönlümün öz ilâcı var.

Demeyin o mevcut değil, hayaldir
Vücut metin değil, bence mealdir.

(*) Ziya Gökalp, bu şiiri ölümünden bir ay önce kızının defterine yazmıştı.